| Yazan | | Mesaj |
| m.satır | | BANA DOKUNMAYAN YILAN… (*) |
| Midyat dağlarında zalim mi zalim, gaddar mı gaddar bir ağa varmış. Üstüne üstlük |
06.09.2012 | | bir de Müslüman geçinirmiş. Bu zalim ağa zapt ettiği bunca bağ, bahçe, tarla |
| yetmezmiş gibi komşu köyün, birkaç koyun ve keçisini otlatmak için kullandığı dere |
| kenarındaki merayı da bostan yapmış kendine. Köylüler ne desin, boyun büküp |
| eyvallah etmişler rezile. Malum Midyat'ta Süryani, Yezidi ile Müslümanlar birlikte |
| yaşarlar. Kız alıp verme hariç dostluk, arkadaşlık ve ticaret devam eder aralarında. |
| Sıcak bir yaz günü susuzluktan bunalan, biri Müslüman, biri Süryani, biri de Yezidi |
| üç arkadaş dere kenarına inmişler. Ellerini, yüzlerini yıkayıp kana kana su da içince |
| biraz kendilerine gelir gibi olmuşlar. Üçü de güçlü kuvvetli aslan gibi |
| delikanlılarmış. |
| Gözleri ağanın bostanına takılmış. Sağa sola bakmışlar kimseyi görmemişler. Nasıl |
| olsa dere Allah'ın deresi, bostan da köyün ortak merası, birkaç salatalık, bir iki |
| kavun karpuz yesek ne olur deyip dalmışlar bostana. Müslüman Hasso kavuna, |
| Süryani Gebro karpuza, Yezidi Carcuro da saldırmış hıyara. Daha ilk lokma |
| ağızlarında iken kara vicdanlı Reşo ağa bitivermiş bostanın başında. Bir nara |
| boğazında düğümlenmiş zalimin. Birkaç saniye zarfında birkaç bin tilki dolaşmış |
| kafasında. Ulan demiş tam yalnız başına gelecek zamanı buldum. Her ne kadar |
| aslan gibiysem de bu üç teres de zebellah gibi. Tek tek olsalar neyse ama üçüyle |
| birden baş etmem zor. Bırakıp gitsem namımız beş paralık olacak, ne yapsam ne |
| etsen diye düşünürken aniden bir şimşek çakmış kafasında. Atılmış ortaya, dönmüş |
| Yezidi Carcuro'ya, “ulan dinsiz kitapsız demiş hele bu Hasso benim Müslüman |
| kardeşim, dinimiz, kitabımız, Allah'ımız Peygamberimiz bir. Malımız, mülkümüz, |
| canımız kanımız ortak. Gebro desen İsa efendimizin ümmetinden bir dürüst Ehli |
| Kitap, hiç olmazsa dini kitabı belli, kestiği yenilir, kadınlarıyla evlenilir, sözüne |
| güvenilir. Bunlara değil birkaç kavun, karpuz bütün bostan helal olsun. Ulan peki |
| sana ne oluyor be hey dört kitabın dördüne de inanmaz, camisiz, kilisesiz, imansız! |
| Sen nasıl benim mülküme destursuz girersin!” demiş, girişmiş zavallıya. Hasso ile |
| Gebro derin bir nefes çekip şükretmişler. Azıcık da hoşlarına gitmiş ağanın sözleri. |
| Ağa kafa, göz, ağız, burun demeden Allah ne verdiyse yapıştırmış, komaya sokmuş |
| gariban Carcuro'yu. |
| Ağa Carcuro'yu halledince dönmüş Gebro'ya “ulan demiş biraz önce de söyledim. |
| Hasso benim din kardeşim. Dinimiz, kanımız, malımız, canımız bir. Peki sen neyin |
| nesi oluyorsun? Doğru düzgün bir adam olsan bir Allah'ı üçe çıkarmaz, İsa |
| efendimizi Allah'ın oğlu yapmazdın. Bir Müslümanın malını nasıl yersin? Yedim |
| seni namussuz” demiş patlatmış yumruğu. Eşek sudan gelinceye kadar dövmüş, dil |
| derman güç takat bırakmamış biçarede. Hasso iyice rahatlamış. "Hem canım, |
| zalim malim de olsa, ağa ne de olsa Müslüman, insan kardeşi"nin kıymetini bilmeli, |
| ötekilerin iflahını kesti bana bir şey yapmadı” demiş içinden. Gebro'nun da işini |
| bitirdikten sonra sağa dönmüş Hasso'ya; vay, vay, vay demiş. "Seni gidi vicdansız, |
| hele bunlar biri Yezidi öbürü Hıristiyan. Din, iman, helal, haram bilmezler. Sen |
| sözde Müslüman olacaksın, helali haramı bileceksin, benim malımı mülkümü |
| muhafaza edeceksin. Kendin yetmezmişsin gibi bir de bu gâvurları takmışsın |
| peşine. Bostanıma girersin ha! Ulan ben seni gebertmeyeyim de kimi geberteyim. |
| Seni telef etmeyeyim de kimi edeyim”; demiş çökmüş böğrüne. |
| Gözünde fer, ağzında diş bırakmamış, kolunu kanadını kırmış, iflahını kesmiş |
| Hasso'nun. Carcuro'dan da Gebro'dan da beter etmiş gariban Hasso'yu. Köylüler |
| ertesi gün per perişan bulmuşlar üç arkadaşı. Yaralarını sarıp, su ekmek vermişler. |
| Kim yaptı? Nasıl oldu? Ne oldu? Üçünüz birden nasıl böyle dayak yediniz, diye |
| soranlara Hasso, “Yezidi'ye arka çıkacaktık, Yezidi'ye arka çıkacaktık, Yezidi'ye |
| arka çıkacaktık”, demiş de başka bir şey dememiş. |
| (*) Alıntı |
| Xxx xxx xxx xxx |
| Gerçi salt hikayedeki mülkiyet hakkı ve başkasının malına izinsiz girme bağlamında |
| kalındığında bu fiili işleyenlerin dayanışma göstermesi etik değilse de; Asıl etik |
| olmayan bostan sahibinin ortaya koyduğu ayrıştırıcı argümanının kendi |
| Sayfa 217 of 238 |